Bezen & Partners | News

Bilgi Notu - Hidrojen ve Türkiye’deki Hukuki Altyapısı




 











Başlıca Konular




  • Hidrojen nedir?

  • Hidrojenin Yarattığı Fırsatlar

  • Türkiye’deki Hukuki Altyapısı














Hidrojen ve Türkiye’deki Hukuki Altyapısı




 




Giriş

 



Hidrojene olan ilgi geçtiğimiz yıllarda küresel enerji dönüşümünün ve dekarbonizasyon akımlarının etkisi ile ivme kazanmıştır. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşı takiben batı ülkelerinin uyguladığı yaptırımlar ile önem kazanan enerji güvenliği konusu, hidrojene olan ilginin daha da artmasını sağlamıştır. Avrupa Birliği’ne üye ülkeler, Net Zero taahhütlerini yerine getirmek, enerji güvenliklerini sağlamlaştırmak ve Rusya’dan ithal ettikleri doğal gaz ve ham petrole olan bağımlılıklarını azaltmak yönünde bir eğilim sergilediklerinden özellikle bu alandaki gelişmelere odaklanmışlardır.



Hidrojen nedir?



Hidrojen, farklı teknolojiler kullanılarak farklı enerji kaynaklarından üretilebilen çok yönlü bir enerji taşıyıcısı olup bu yönüyle elektrik ile benzerlik göstermektedir. Doğal gaz, petrol, kömür ve elektrik kullanılarak hidrojen elde edilebilmesi mümkündür. Elektrik ile hidrojen arasındaki temel fark, hidrojenin kimyasal bir enerji taşıyıcısı (yakıt) olmasıdır. Kimyasal enerji ise stabil bir şekilde taşınabilmekte (örn. kömür, doğal gaz ve ham petrol) ve yakılması halinde yüksek ısı elde edilebilmektedir. Bu nedenle hidrojenin, elektriğe oranla daha avantajlı bir enerji taşıyısı olarak değerlendirilebileceği belirli durumlar bulunmaktadır. Elektrik kullanılarak hidrojen üretiminde, elektrolizör teknolojisinden yararlanılarak, suyun içindeki hidrojen ve oksijen elementlerinin birbirinden ayrılması suretiyle hidrojene elde edilmektedir. Hidrojen, üretiminde kullanılan enerji kaynağına ve ayrıştırma işlemine göre bir renk etiketi edinmektedir. Uluslararası resmi bir sınıflandırma olmasa da genellikle, elektroliz kullanılarak elektrik ve su ile üretilen hidrojen ‘yeşil hidrojen’, karbon yakalama ve depolama teknolojisi kullanılmaksızın doğal gaz gibi fosil yakıtların kullanılması suretiyle üretilen hidrojen ise ‘gri hidrojen’ olarak ifade edilmektedir.



Yakın zamanda hidrojene duyulan ilginın kaynağını; yeşil hidrojenin potansiyeli, fosil yakıtların olmadığı bir dünyada hidrojenin rolü ve hidrojenin yaratmış olduğu fırsatlar oluşturmaktadır. Yeşil hidrojenin cazip gelmesinin arkasında ise iki temel sebep bulunmaktadır. Bu sebeplerden ilki; yeşil hidrojenin, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjiyi depolama ve uzun mesafelere taşıma imkânı sağlamasıdır.  Bu sayede elektrik piyasasında arz ve talep arasında dengesizlik olması durumunda hidrojen tekrar elektriğe dönüştürülerek elektrik ağına eklenebilecek ve yenilenebilir enerji kaynakları ile çalışan elektrik ağlarını daha az akışa dayalı hale getirebilecektir. Bir diğer neden ise; hidrojenin bir kimyasal yakıt olarak besleme stoğu niteliği taşıması sebebiyle elektrifikasyonun fosil yakıtların yerini almakta zorluk yaşayacağı endüstrilerde karbon salınımını azaltmak için bir alternatif haline gelmesidir. Diğer yandan hidrojen, aynı zamanda ev ısıtmasında da kullanılabildiği için elektrik şebekesi ile sektör birleştirmesi açısından cazip bir seçenektir.



Hidrojenin Yarattığı Fırsatlar



Hidrojen değer zinciri; üretim, iletim, dağıtım, depolama ve nihai kullanımdan oluşmakta ve bu sayede birçok farklı sektörde yatırım imkânı sunmaktadır. Önümüzdeki yıllarda demir, çelik ve kimyasal endüstrisinde ve ulaşım endüstrisinde karbon salınımını azaltmak amacıyla alternatif bir besleme stoğu olan hidrojene talebin artması beklenmektedir. Demir, çelik ve kimyasal endüstrisi açısından temel sebep, ısı üretmek için yakabilecek bir yakıt ihtiyacı oluşması ve bu endüstrilerde elektrifikasyon artışından yararlanılamıyor olmasıdır. Ulaşım endüstrisi açısından ise, elektrikli pillerin sunduğu menzillerin kamyonlar, gemiler ve uçaklar için yeterli olmamasıdır. Bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda, atmosfere sera gazı salmayan bir kimyasal yakıt olan hidrojenin, gelecekte bahsi geçen endüstriler tarafından ciddi bir talep haline geleceğini söylemek mümkündür.



Buna ek olarak, hidrojen, kurulu doğal gaz ve petrol altyapısını değerlendirmek için bir fırsat sunmaktadır. Halihazırda var olan doğal gaz boru hatları büyük modifikasyonlar gerektirmeden hidrojenin taşınmasında kullanılabilmektedir. Dahası, geçiş dönemi sırasında hidrojen doğal gaz sistemine karıştırılması suretiyle (yüzde 10-15 oranlarında) dahil edilebilmektedir. Amonyak gibi hidrojen ürünleri ise ham petrolün taşınması usulüne benzer şekilde taşınabilmektedir.



Yeşil hidrojen yol haritalarını ve yatırım planlarını duyuran ülkelerin sayısı gün geçtikte artmaktadır. Japonya ve Güney Kore dünyanın önde gelen hidrojen endüstrilerinden birini oluşturmaktadır. Avrupa’da ise, Almanya geçtiğimiz yıl 8 milyar EURO yatırım ile büyük çaplı yeşil hidrojen üretim projelerine fon sağlayacağını duyurmuştur. Diğer yandan, hidrojene ilgi duyan şirketler arasında, havacılık endüstrisinin dekarbonizasyon imtihanının nihai çözümünün yeşil hidrojen olduğunu belirten Airbus ve Avustralya’dan Avrupa’ya yeşil hidrojen taşımanın yollarını arayan E.ON bulunmaktadır. Yerel piyasada da TÜPRAŞ – Türkiye’nin en büyük hidrojen üreticisi – stratejik dönüşüm planını açıklayarak yeşil hidrojene verdikleri önemi vurgulamış ve önümüzdeki 10 yıl içerisinde 700 milyon USD elektrolizör yatırımı yapacaklarını duyurmuştur.



Son olarak, küresel yeşil hidrojen ekonomisinin gelişiminin birçok ülke için önemli bir fırsat oluşturacağını ifade etmek gerekmektedir. Böyle bir ekonomi, yüksek kaynak verimliliğine sahip ülkeleri destekleyecek ve öne çıkaracaktır. Bu ülkeler, yenilenebilir kaynaklar tarafından üretilen fazla enerjiyi hidrojene dönüştürerek sıvı veya gaz formda ihraç etme fırsatına sahip olacaktır. Türkiye, açık deniz rüzgâr enerjisi üretimi için elverişli olan uzun kıyıları ve güneş enerjisi üretimi için uzun yıllık güneşlenme saatlerine sahip olması sebepleriyle ile bu ülkelerden bir tanesi konumundadır. Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği’ne göre Türkiye, güneş enerjisi üretiminde lider ülkelerden biri olan Almanya’nın güneş enerjisi kaynak verimliliğine kıyasla ortalama iki kat daha yüksek kaynak verimliliğine sahiptir. Ayrıca Türkiye, dünyanın en büyük bor rezervlerine ev sahipliği yapması nedeniyle, hidrojen depolamasında kullanılan amonyak-bor ve diğer hidrojen bor bileşikleri gibi hidrojen ürünlerini üretmek konusunda benzersiz bir konuma sahiptir. Bu nedenle, Türkiye’nin lider bir yeşil hidrojen ihracatçısı olma potansiyeline istinaden yeşil hidrojen alanındaki gelişmeler, Türkiye açısından önemli bir fırsat olacaktır.



Türkiye’deki Hukuki Altyapısı



Türkiye’nin hidrojen endüstrisinin karşısındaki büyük engellerden birini mevzuat eksikliği oluşturmaktadır. 12937 sayılı Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik kapsamında hidrojenin C sınıfı yangınlara yol açabileceği belirtilerek kullanımında alınması gereken tedbirler belirlenirken, Ulaşımda Enerji Verimliliğinin Artırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile hidrojenin karayolu araçlarına alternatif bir yakıt olduğu belirtilerek ulaşım sektöründe kullanımının önü açılmıştır. Ancak hidrojenin üretimi, depolanması, iletimi, dağıtımı, lisans gereksinimi ve bu faaliyetleri yürüten tesislerin denetimine ilişkin herhangi bir düzenleme henüz mevcut bulunmamaktadır. Yasal belirsizlik özel yatırımcılar açısından caydırıcı bir unsur olduğu ve finansmanı daha maliyetli hale getirdiği bilinmektedir. Bu nedenlerle, yatırımı artırmak için sağlam bir hukuki altyapının oluşturulması gerekmektedir. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı, Türkiye’nin ilk yeşil hidrojen tesisinin inşası için önde gelen Türk enerji şirketleri arasındaki imzalanmış olan iş birliği protokolünün imza törenine katılım sağlamış ve Bakanlık tarafından bu tür projelere destek verileceğini belirtmiştir.



Sonuç



İlerleyen vadede, bir enerji taşıyıcısı olan yeşil hidrojene olan ilginin artacağı ve artışın ivme kazanacağı öngörülmektedir. Yeşil hidrojenin üretilmesi, depolanması ve taşınmasındaki gelişmeler, bu konuya yoğunlaşan ülkeler, yatırımcılar ve şirketler açısından fırsatlar oluşturacaktır. Türkiye, yeşil hidrojenin getirdiği fırsatlardan yararlanmak adına iyi konuma sahip olan ülkeler arasındadır. Türkiye’nin yeşil hidrojen potansiyelinden yararlanabilmesi adına bu alandaki hukuki altyapıya yoğunlaşması gerekecektir.



 




 



İlgili Kişiler



Daha fazla bilgi için lütfen bizimle iletişime geçiniz:












 



Aykut Bakırcı



Ortak



+90 (212) 366 6805



[email protected]



 



Yeşim Bezen



Ortak



+90 (212) 366 6804



[email protected]



 



Uğurcan Türkkan



Paralegal



+90 (212) 366 6824



[email protected]




 


TOP